Salgın Üzerinden Küresel Savaş
Koronavirüsün ilk çıktığı 2 milyarlık Çin’de bugüne kadar 80 bin 894 vaka tespit edildi ve bunların 3 bin 237’si öldü, 69 bin 614 kişi de iyileşti… Yeni vaka ise son iki günde sadece iki…
Yani yakaladığını öldüren bir salgın yok ortada ama büyük bir algı operasyonu ile insanlar korkunun esiri edildi… Mübarek mescitler secdesiz kaldı, ticaret durdu…
Bu kimin işine gelir?
Elbetteki insan temiz olmalı, en ufak bir rahatsızlık ihtimaline karşı dahi tedbirli olmalı… Söylediklerimizden salgını önemsemediğimiz manası çıkarılmamalı… Ancak oluşturulan korku imparatorluğunun da kölesi olmamalı…
Daha önce de yazdım, Yahudi Krallığı kurulmak isteniyor, dünya buna hazırlanıyor ve bunun önündeki tek engel Allah’ın şuurlu Müslüman kulları…
Tedbir ve takdir formülü bu salgınla hedeflenen korku imparatorluğunu yenecektir…
Şunu da araya küçük not olarak sıkıştırayım;
ABD’yi İsrail, İsrail’i İngiltere yönetir, İngiltere’yi de Yahudiler!..
Koronavirüs, küresel devlet için bir hazırlık mı?
Küresel bir savaş…
Ülkelerle lastik top gibi oynanıyor!..
Para musluklarının başındaki Siyonist baronlar kıllarını kıpırdatmadan ülkeleri / toplumları iflasa sürüklüyor, maddi manevi!..
Bu korkak ve teslimiyetçi yaklaşımımız karşısında yarın Büyük Yahudi Krallığı ilan edilirse şaşırmamak lazım!..
Yaklaşık 4 aydır insanların üzerine karabasan gibi çöken koronavirüs salgınından bahsediyorum…
Çin’de çıktı… İnsanların adeta tapmaları istenen bilim, o kadar ilerlemiş(!) olmasına rağmen virüsün kaynağını hala bulamadı… Ama virüsün salgın ve öldürücü olduğuna önce bilimselciler inandırıldı… 2 milyara yaklaşan nüfus içinde 3 bin küsur kişinin ölmesine sebep olan koronavirüs Çin coğrafyasında yayılım göstermedi…
Sonra Suudi Arabistan ve İtalya’dan fotoğraflar verildi… Kâbe tavafsız ve secdesiz bırakıldı salgın gerekçesiyle… Koronavirüsün temas yoluyla bulaştığı söyleniyor… Bunun, Kâbe’nin boş bırakılmasından daha etkili bir yolla anlatılması mümkün olabilir miydi? Koronavirüs’ün İslam ülkeleri arasında öncelikle Suudi Arabistan’ı ve daha da önemlisi Mekke’yi seçmiş olması, garip!..
Sonra İtalya… Papa, “kiliseye gitmeyin, direkt Tanrı’dan af dileyin” dedi cam ekrandan… Vatikan Meydanı’nın boş fotoğrafı servis edildi… Hristiyanlar da böylece tehlikenin (!) farkına varmış oldular…
Bu süreç içinde bilim insanlarının birbirini yalanlayan, tutarsız, çelişkili o kadar çok açıklaması oldu ki bu virüsle ilgili insanlar neye inanacaklarını şaşırdılar… Kim bilir belki de istenen bu!.. İnsanların kendilerini çaresiz hissetmesi…
Allah’tan korkmayanlar, korku imparatorluğunun kölesi olurlar…
Korku imparatorluğu nasıl kurulur?
Ölüm, kaybetme ve muhtaç olma korkusu, mal ve can endişesi vs vs…
Koronavirüsün biyolojik bir silah olarak üretilip üretilmediğini bilemem, belki Rabbimizin insanlara musallat ettiği bir arızadır… Dünya şimdiye kadar çok salgın gördü; ama hepsinde kaçacak bir yol ve coğrafya vardı… Nuh Tufanı’nda dahi Rabbimiz insanlara bir çıkış yolu bırakmıştı; gemi!..
Ancak bu koronavirüs salgınında öyle bir algı oluşturuluyor ki, “evde kal”maktan başka çare yok gösteriliyor…
Algı yönetiminde;
Amaç gizlenir, sahte amaç üretilir,
Gerekçelere dayandırılır,
Akla değil, duygulara hitap edilir,
Grup etkisi oluşturulur…
Korku yaygınlaştırır…
Ve akıl esir alınır!..
Akıl esir alındıktan sonra da akla talimatlar verilir…
Alışverişini dijital ortamda yap, paraya dokunma…
“İhtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlıdır, dünyanın sosyal ve ekonomik açıdan daha müreffeh olması için insan nüfusunun dengeli olması lazım” diyen materyalist bir anlayış var kağıdı para yapıp ülkeleri dizayn eden…
İslam’a göre ise ihtiyaçlar sınırlı, kaynaklar ise son insan nefesini verene kadar yeterlidir… Ekonomik ve sosyal denge ise nüfusun azalmasıyla değil, sömürü düzenine son verilmesiyle mümkündür…
İnsanlar can korkusuyla evlerine hapsediliyor…
Ülkeler ekonomik olarak iflasa sürükleniyor…
Dünya sanal paraya mecbur bırakılıyor…
Ulus devletler, kurulmak istenen küresel devletin kolonisi haline getiriliyor…
Bankalar para dağıtıyor, insanlar ve ülkeler borçlandırılıyor!..
İnsanlar köleleştiriliyor…
Bu salgın, küresel devlet hayali kuran gudumsuzların kalkanı oldu…
Yeryüzünü kendi refahları için ancak yeterli gören gudumsuzlar, kendilerinden başkasına hayat hakkı tanımıyorlar… Kaynaklar ancak onların ihtiyaçlarına yeter!..
Geri kalan halk yığınları evlerine hapsolmalı ve bu gudumsuzların lütfettikleri kadarıyla yetinmeli!..
Halklar ve devletler borçlanmalı, daha çok borçlanmalı ki kendi egemenliklerini ilan edemesinler…
Dijital alış-veriş kimin kontrolünde?
Gudumsuzların…
Ey insan! Temiz ol, temiz ye, temiz iç…
Şuurunu kaybetme…
Allah var; Allah’tan kork… Allah’tan korkan için mutlaka bir çıkış yolu vardır…
*Kulluğumuzu unutmamalıyız…
*Kuvvet ve kudret sahibi olanın yalnız Allah’ımız olduğunu bilmeliyiz…
*Kur’an ve hadisler ışığında olayları okumalıyız…
*Müslümanlığımızın gerektirdiği şekilde yaşamalıyız…
*Batılın insan diye bir derdi olmadığının da farkına varmalıyız…
İnsanlar köleleştiriliyor…
Bu salgın, küresel devlet hayali kuran gudumsuzların kalkanı oldu…
Yeryüzünü kendi refahları için ancak yeterli gören gudumsuzlar, kendilerinden başkasına hayat hakkı tanımıyorlar… Kaynaklar ancak onların ihtiyaçlarına yeter!..
Geri kalan halk yığınları evlerine hapsolmalı ve bu gudumsuzların lütfettikleri kadarıyla yetinmeli!..
Halklar ve devletler borçlanmalı, daha çok borçlanmalı ki kendi egemenliklerini ilan edemesinler…
Dijital alış-veriş kimin kontrolünde?
Gudumsuzların…
Ey insan! Temiz ol, temiz ye, temiz iç…
Şuurunu kaybetme…
Allah var; Allah’tan kork… Allah’tan korkan için mutlaka bir çıkış yolu vardır…
Utandım kendi adıma… Utandım iki gündür çok güzel şahitliklerde bulunanlar adına…
Canazedir, farzı kifayedir ne de olsa, kaldırır birileri!..
Hem salgın var, tedbirli olmak lazım değil mi?
Öyle tedbir ki, övgüyle bahsettiğimiz birinin cenazesine omuz vermekten korkacak kadar…
Komşuları battaniyeye sarıp çikarmasaydı ne olacaktı?
Suçlamak kolay belediyeyi… Alçak CHP’li belediye, koronavirüsten ölen çok kıymetli dostumuzun cenazesine görevli göndermedi, der “evde kal”maya devam ederiz…
Dikkatli olmamız lazım, salgın var ölüyoruz!..
Evet ölüyoruz, imanımıza yabacılaşarak…
Evet ölüyoruz, korkarak…
Bu arada, merak ediyorum, tamam evlerimizi mescide çevirdik, camiler yasaklansa da… Peki; evde ferdi olarak gıyabi cenaze namazı kılınabilir mi?
Bu salgın aylarca hatta yıllarca sürse ne olacak? Bu kafayla farz olan ibadetleri öteleyebiliriz yıllarca demek ki!..
Ya ticaretimizi!..
Bıçak kemiğe dayanınca, hazıra dağ dayanamaz hale gelince ne yapacağız?
Kaybediyoruz abiler… Sağlam gerekçelerle kaybediyoruz… Korkarak kaybediyoruz…
Allah rahmet eylesin Ekrem Yapıcı ağabey…
Geride kalanlara da!..
Halis MUTLU | Gazeteci – Yazar
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ