İslamcı Medyanın Kindar Yüzü
Medya kuruluşları halka haber vermek için mi yoksa halkı manipüle etmek için mi vardır?
Bir olay halka olduğu gibi mi aktarılmalı, yoksa medya kuruluşunun işine geldiği gibi mi?
Hele hele söz konusu medya kuruluşu ‘İslamcı’ olarak tanımlanıyorsa nasıl bir duruş sergilemeli?
İslamcı medya kuruluşları ‘dürüst ve güvenilir’ sıfatlarını hak ediyorlar mı?
Elinizdeki bu kitap İslamcı medya kuruluşlarının habere bakışlarını, haberleri nasıl yorumladıklarını ve çalıştırdıkları personel vasfını yaşanmışlıklar üzerinden örnekler vererek anlatıyor.
Bu kitapta İslamcı medyanın olayları ve halkı nasıl manipüle ettiğini bulacaksınız.
ÖNSÖZ
Hani bir mesel vardır; akıllı bir adam, hem de adam akıllı bir adam nasıl olmuşsa bir gün deliler köyüne düşmüş. Köyün bütün sakinleri deli. İçlerinde sadece bizim akıllı. Ancak bir sorun vardır ortada; köyün bütün delileri, bizim akıllıyla alay etmektedir “deli” diye. Tıpkı çocukların bir deli gördüklerinde “deli deli kulakları küpeli” şeklinde eğlendikleri gibi…
Günler günleri kovalıyor ve fakat bizim akıllı bir çıkış yolu bulamıyordu; sadece “hayır deli olan ben değilim, deli sizlersiniz” demekle yetiniyordu.
Sonra birden aklına geldi ve dedi kendi kendine; “deliler içinde akıllı kalıp deli damgası yiyeceğime, deli olup akıllı muamelesi görmek evladır.” Ve o da deliler kervanına katılıp “akıllı!” oldu.
Şimdi dur ve düşün!
Yaşadığın toplumu ve sana reva görüleni düşün.
Deliler içinde akıllı kalıp “deli” olarak anılmak mı yoksa deli rolüne bürünüp akıllı anılmak mı?
Delinin “deli” gördüğü olmak evladır!…
Halis Mutlu